22 Temmuz 2012 Pazar

Yirmi Dört Gözlü Çocuk

Annesi anlatırdı, cadı karının tekiydi, anlatırken gülerdi. “Sen doğduğunda” derdi “dünya o kadar üzüldü ki, gök ayrıldı ikiye, içinden ellerinde yıldırım, kanatları yarasa kanadı, çirkin mi çirkin, üstüne iki kafalı iblisler türedi. Tepenin üstünde oturan aksak ihtiyarı, o sırada kazı yapan ince yağız operatörü ve Smithlerin kedisi Tüylü’yü çarptılar ilk. O gece senin doğumunla, ben saydım, 21 kadın, 13 erkek, 56 kedi ve 7 köpek öldü.” Güldükçe bu iğrenç kadının yağlı göbeği sarsılır, eksik ön dişlerinin arasından salyası akardı. Annesini yine de severdi 24 gözlü çocuk, ne de olsa annesinin bir başka hikayesine göre babasının evi terk etmesi de onun suçuydu, onun yüzündendi acı, yalnızlık ve balkonda alkol şişeleriyle gün be gün büyüyüp giden çöplük. Anlayan gözlerle baktı annesine, sonra 24 gözünü kırptı, gözleri yaşarmıştı yine. “Ağlama lan orospunun dölü!” diye bağırdı annesi “su basacak yine evi.”

Bahçeye çıktı, çimleri sulamak bedavaya geldiğinden annesi dışarıda ağlamasına sevinirdi çoğu zaman. Laneti görmek, 24 göz 24 saatten bir ömür demek ve ne çok acı var görülecek. Kapatırdı tüm gözlerini ve tanrı hınzırca kutsardı güneşi, haleli bir ışıkta göz kapaklarının önünde hayat alev alev çıplak, ardında kendi sapsarı çıplak, saklanacak yer yoktu, görmek kaderinde yazılı. O kadar çok görüyordu ki, daha bir yaşına bastığında dünyada onu şaşırtacak hiçbir nesne kalmamıştı. İki yaşında insanların eylemlerini, üç yaşında mimiklerini, dört yaşında ciğerlerini ezber etmişti. Önceleri gördüklerini körlere ve körleşmişlere ve körelmişlere anlatabilmek için büyük bir istek vardı içinde, oysa kimse görmek istemiyordu. Hani kimseye nasip olmamış bir nimet dese, o da değildi, gözünden hiçbir şey kaçmadığı için herkes ondan nefret ediyordu.


Bahçede 24 gözlü ucubenin ağladığını gören Piç Jim lakaplı haylaz komşu çocuğu sırıttı aklına gelen parlak fikirle. Kaptığı gibi yatak odasındaki aynayı, dayakçı anasının terliğini atik bir hareketle atlatarak yetişti çocuğun yanına. Jim aynayı salladıkça güneş patlıyordu 24 gözlü çocuğun beyninde. Güneş ışıkları aynada delici bir silah, 24 göze hiçbir siper yetmez, on parmak hiç yetmez. Yandı tüm gözleri, bembeyaz oldu bebeklerine kadar. Minnetle uzandı çocuğa, ahahah görmüyordu artık!! Piç Jim planı suya düşmüş, tadı kaçmış aşağılık bir hayvan, nefretle baktı uzanan ele. Sonra içindeki öfkenin sınırlarında bir zevk kırıntısı çeldi aklını, kaldırdı elini, tüm gücüyle indirdi aynayı. O gün televizyonlarda verilen haberlere göre enflasyon düşmüş, Higgs bozonu kanıtlanmış, kürtaj mutlulukla yasaklanmış ve geleneksel peynir festivalinin maskotu Şeri’nin festivalin ikinci gününün akşamı üçüz kuzuları olmuştu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder