23 Şubat 2011 Çarşamba

Uyarılmanın Yanlış Nedene Yüklenmesi: Hiç Şikayet Etme, Ekonomi Tıkırrında

İnsan olarak kendimize, yani aslında beynimize fazla güveniyoruz, oysa milyarlarca uyaranın ötesinde sayısız belirsizlik, karmaşa, oyun, oyuncu, tuzak dolu bir dünyada çoğu zaman yanıldığımızı anlamaya bile yetmiyor tek ömür.

Bir şeyler yolunda gitmiyor, günlük hayatımızda bir şeylerin eksikliğini, mantıksızlığını, acımasızlığını ya da absürdlüğünü hepimiz hissediyoruz. Peki neden sorusunu pek sormayız da sorunca insanlar neden birbirinden çok farklı, hatta birbiriyle çelişen cevaplar veriyorlar?

Beynimizin şöyle bir zaafı var. Beyin bünyede yaşanan uyarılmanın kaynağını bulmakta biraz sıkıntı yaşıyor. Öyle ki beklenmedik bir şey olduğunda, beyin suçu hemen yanında kim varsa ona atan haşarı çocuk gibi.

Nisbett ve Schachter (1996) yanlış yüklemeler üzerine bir deney yaptılar. İnsanları iki gruba ayırdılar ve iki gruba da aslında içeriği şekerden farksız ilaçlar verildi. Deney grubuna dediler ki "Bu ilaç bildiğiniz gibi değil, titreme, heyecan, kalp çarpıntısı her şeyi yapar". Kontrol grubuna ise ilacın fiziksel bir etkisi olmadığı söylendi. Sonra her iki gruptaki kişilere acı verici elektrik şoku verildi (tüm psikologların bi elektrik fantazisi var bence:). İlacın kalp çarpıntısı vb yan etkisi olduğunu sanan grup yaşadığı heyecanı ilaca yordu, yani ilacın tepkilerini artıracağı beklentisine girdiklerinden yaşadıkları acıyı olduğundan daha küçük gördüler ve elektrik şokunun o kadar da acı verici olmadığını söylediler. Kontrol grubundaki kişilerse elektrik şokunun gerçekten acı verici olduğunu söylediler ve haklıydılar, onların algısını çarptıracak bir şey yoktu ortada.

Sürekli engellendiğimiz bir labirentteyiz sanki, ne zaman çıkışa yönelsek birileri kapakları açıp kapayıp bizi dipsiz karanlığımıza geri gönderiyor. Arzu ettiğimiz hiçbir şey ulaşılır değil. Ki alt tarafı hemen herkes üç aşağı beş yukarı biraz huzur, mutluluk, değerli olmak, bir şeyde kendini kanıtlamak, bir şeyi yapabildiğini görebilmek, az da olsa diğer insanlarla sağlıklı ilişkiler kurabilmek vs istiyor. Oysa bi faturayı ödemek için bile mesai saatinde zaman yaratmak ya da birisinden rica etmek, uzun kuyruklara girmek, aylık maaşı içinde gelir gider hesapları yapmak vs onlarca şey yapmak gerekiyor. Elektrik şokunu geçelim, elektrikle duş alıyoruz resmen. Mutlu olan varsa psikologa gitmenin tam zamanıdır :)

Peki bu zorbalığın kaynağını görmek, olan biteni okumak neden bu kadar zor?

Parçalı düşünce dünyaya gelmiş geçmiş politikacılar arasında günümüz politikacılarını en büyük, en başarılı ve kurnaz yapan icadtır zannımca. Öyle ki medya, eğitim, sanat, tarih, kurumlar, siyaset, her şey küçük küçük parçalara ayrıldı. Öyle çok parça var ki bu yapboz oyununa küçük hayatlarımızda vakit yok. Başı sonu belli olmayan haberler, bir varolan bir yokolan ünlüler, biraz ordan biraz burdan patates baskı bir müfredat, postmodern sanat, işbölümleri bölbölböl sayısız kurum ve giderek siyasette arzulanan yerelleşme (bölbölböl yönetimi), geçmişsiz geleceksiz bireysel hayatlarımız..

O küçük küçük yapboz parçaları arasında tam da problemimizin sebebine benzeyen o kadar çok çeldiren var ki.. Yeterince iş deneyimin yoktur, yeterince dil bilmiyorsundur, yeterince çalışmıyorsundur, yeterince zaman ayırmıyorsundur, yeterince dikkatini vermiyorsundur, yeterince yeterince yeterince yeterince değilsindir!! Oysa ekonomi tıkırında!! Bu şarkı hepimiz için geliyor, yeterince yetemeyenlere..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder