22 Şubat 2011 Salı

Psikopatlar ve Seri Katiller

efendim çok sıkıcı kısımla girip, eğlenceli bitirmek istiyorum..


şimdi beyni iki üç katlı bir ev gibi düşünürsek ilk gelişen kısım beyin sapı, onun üstünde gelişen kısım ise limbik sistemdir.. beyin sapını boşverin, limbik sistem duygulardan, özellikle korku, öfke, heyecan gibi yaşamın devamlılığını sağlıyan duygulardan sorumludur.. limbik sistemi beynimizin iki lobuna doğru açılmış iki yaprak gibi düşünürsek bu yaprakların her birinde amigdala isimli küçük bir merkez vardır.. bu amigdala çok önemli, çünkü kim psikopat olur/olabilir sorusuna cevabı o veriyor.. son yıllarda beyin konusundaki çalışmalarda yeni bir çağ başladı.. bu da yeni bir araştırma.. meksikada seri katiller ve normal katılımcıların beyinleri karşılaştırılıyor ve araştırmacılar buluyorlar ki bu amigdala psikopat eğilimi olan grup olarak tanımlanabilecek örneklemde daha küçük.. bu da şu anlama geliyor, normalde insanların bir hata, bir suç işledikten sonra hissettikleri o suçluluk, rahatsızlık duygusu bu kişilerde ortaya çıkmıyor.. üstüne bu kişilerin beyinlerinin düşünmekten, mantıktan sorumlu kısımları ile duygu merkezi arasında bir iletişim sorunu yaşadığı görülmüş.. yaptıkları eylemin sonucu ile ilgili de çok düşünmüş olmuyorlar yani.. yeter bu kısım diyelim, kişiliğe geçelim..

amigdalanın darlığından olacak, empati kurmakta sıkıntıları oluyor psikopatların.. birine fiziksel olarak zarar verirken kendilerini onun yerine asla koymuyorlar ya da koyamıyorlar.. kesinlikle zihinsel bir sıkıntıdan bahsedemeyiz, çünkü IQ testlerinde yüksek puan alma eğilimindeler.. amigdaladaki hormon işleyişini incelediklerinde bu kişilerin normal kişiler kadar heyecanlanmadıkları ve bir yanlış yaptıktan sonra da duygusal işleyişlerinde bir değişiklik oluşmadığı görülüyor..

çocuklukları genel olarak sorunlu, olaylı geçen bu kişiler yetişkinlikte sürekli yer değiştiren, rastgele ilişkiler yaşayan, dışarıdan psikopat olduğunu söyleyemeyeceğiniz şekilde sosyal hayatlarını devam ettiren kişilere dönüşüyorlar.. rahatlıkla yalan söyleyebiliyorlar..

ilginç olan her amigdalası küçük olan psikopat olmuyor tabi, ama bunlar çoğunlukla rekabet gerektiren işleri tercih ediyorlar.. pazarlamacı, avukatlık gibi meslekler ki yalan söylemenin, karşı tarafı düşünmemenin koşul olduğu işler bunlar.. bu tür insanlarla psikopatların beyinlerini karşılaştırdıklarında, tek farkın amigdala ve beynin mantık, düşünme merkezi arasındaki iletişimin sağlıklı olduğu bulunuyor..

yeni bir araştırma, eminim çok eleştiri alıp, daha çok düzeltilecektir.. ama çok çarpıcı olduğunu düşünüp paylaştım.. sonuçta psikopatlığın genetik olduğunu kabul edip geçmek mümkün değil, çevresel koşullar mutlaka bu işin yarısı olarak ilk elden kabul edilmeli..

BÖLÜM 2

Bir belgesel seyrettim dün, orada aktarılan çalışmalar daha eski tarihli de olsa yine önemli.. Dr. Dorothy Lewis adlı bir araştırmacı.. psikoloji alanındaki ilk çalışmaları sevmek üzerine ve çocuklarla çalışıyor.. daha sonra saldırgan çocuklar üzerinde çalışmaya başlıyor ve sayısız çalışma sonrasında hepsinde ortak bir özellik olarak genellikle aile tarafından şiddete maruz kaldıklarını görüyor.. bu çocuklara uygulanan şiddetin beyin hasarına yol açtığını düşünerek nörologlarla çalışmaya başlıyor ve çoğunda beynin ön lobunda (ilk bölümde düşünme, mantık merkezi demiştik ya, orası) hasar oluştuğunu saptırıyorlar..

ve Dr. Lewis bunun üzerine seri katillerle ilgili bir teori geliştiriyor.. seri katillerin çoğunlukla çocukluğunda şiddet görmüş ve beyin hasarı almış insanlar olduğunu, bu kişilerin normal insanlar gibi yargılanmaması gerektiğini, çünkü bir tercih yaparken normal insanlar gibi özgür iradeye sahip olmadıklarını, eylemlerini mantıken değerlendirmekte yetersiz olduklarını vs söylüyor.. hatta kimi seri katillerin mahkemelerinde savunma tarafında görüş bildiren bir bilim insanına dönüşüyor ki, kendisi hakkında şarkılar yazılmış bunun üzerine, seri katil sever felan diye..

seri katillerle yaptıkları çalışmada şu formülü doğruluyorlar hep.. çocukken taciz edilme + beyin hasarı.. beyin hasarı derken illa kafanın yarılması gerekmiyor.. diyor ki dr. lewis çocukların sarsılması bile beyin hasarına yol açabilir..

tabi dr. lewisin uzman görüşü mahkemelerde jüri kararlarını etkilemiyor ve yargılanan seri katiller 1. dereceden cinayetle hüküm giyiyorlar.. o cinayet mahallerini görüp de tersine oy kullanacak insan da tanımıyorum şahsen..

neyse programın sonunda dr. lewis şunu söylüyor.. nasıl pedofili (çocuk tacizcisi) hastalığının tedavisi imkansıza yakınsa seri katillerin de tedavisinin çok zor olduğunu söylüyor ve yapılacak en mantıklı şeyin ailelerin çocuk şiddeti uygulamasını engellemek olduğunu ekliyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder