6 Eylül 2011 Salı

Ters Dut

Bir kız tanırdım eskiden, sürekli hayal kurardı. Kış olunca yazın, yaz olunca karın hayaliyle otururdu pencere önünde. Şımarıklığını hoş görebilirseniz, güzel hayalleri olduğunu da fark ederdiniz. Çocukların ve kedilerin mutlu olduğu dünyalar yaratabilirdi örneğin ya da bir denizi 1000 farklı şekilde resmedebilirdi. Hayatın kendine göz kırptığı zamanlarda, hayallerinden biri mutlaka gerçeğe dönüşürdü. Belki o yüzden hayallerini gerçeklerden daha çok önemserdi.

Ama bir sorunu vardı hayalci kızın, ne zaman hayallerine sevdiklerini dahil etse en kötüsü olurdu. Hiç deniz görmemiş annesini sahile götürmeyi hayal ettiğinde tsunami, hiç yükseğe çıkmamış sevgilisini gökdelene çıkarmayı hayal ettiğinde deprem olurdu, böylece hayalleri hep başına yıkılırdı.

Tanıştığımızda tahta bir banka kafası üstüne oturmuş sevdikleri için tersten hayaller kurmayı deniyordu. Belki hayat tam o sırada göz kırptığından ya da bu şımarık kıza bir ders vermeye karar verdiğinden olacak, bir ağaca dönüştü gözlerimin önünde; ters duta. Aynı hayalleri gibi meyvesi içinde kalmıştı. Meyvesini yemek için eğilip dalları arasına girmek gerekince fısıldadı bana, “hayallerini paylaşmayan insanları kendine katamazsın." Umursamadım elbette, ne de olsa karşımdaki sadece bir ters duttu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder