24 Aralık 2010 Cuma

Teneke Kadın

Bir varmış bir yokmuş.. Ülkenin birinde her şeyi tenekeden bir kadın yaşarmış.. Hiçbir şikayeti yokmuş, gıcırdamasından başka.. Öz olacak değil ya, üvey ailesinin yanında klasik bir merdiven cilalayarak bir patates yemeği yaparak, işi sürekli başından aşkın yaşayıp gidiyormuş.. Kafası guguklu saate benzediğinden herhalde, hayal kurmazmış teneke kadın, ondan derdi de çok yokmuş..

Ama gün gelmiş, tüm ülkeye kraliyetten bir duyuru yapılmış.. Ülkenin prensi evleneceği güzel kadını bulmak için tarihin en büyük balolarından birisini düzenlemekteymiş.. Teneke kadının aldığı ilk davet olduğundan olsa gerek, heyecanla hayaller kurmaya başlamış.. Büyük gün geldiğinde üvey ablaları gider gitmez bizim teneke kadın da gizlice saraya doğru yola çıkmış..

Sarayın bahçesi uzaktan ışıl ışıl fenerleriyle cennetten çıkma bir rüya gibi görünüyormuş.. Adımını bahçeden içeri attığında her şeyin ve herkesin böylesine güzel olması başını döndürmüş, başı dönünce de şangır şungur yere düşmüş.. Balodaki herkes teneke kadına nihahaha diye kahkahalarla gülmeye başlayınca gacır gucur kalkıp gözlerinden gres yağı fışkırarak arkasına bakmadan kaçmış.. Koşarken üvey ablalarından biri çelme takınca ayaklarından biri kablo ve kaynaklarından kurtulup uçuvermiş.. Bizim teneke kadın da mecbur seke seke cıyaklayan sesler eşliğinde karanlıkta kaybolmuş..

Kalabalığın ortasında bıraktığı paslı ayağını yerden alan yakışıklı estetik cerrah havada sallayarak “Maalesef bilim bu çirkinliğe çözüm bulmakta çaresizdir” deyince hep birlikte gülüp eğlencelerine kaldıkları yerden devam etmişler.. Kırk gün kırk gece çalıp dans etmişler.. Teneke kadınınsa hala bir yerlerde sekerek hayal kurmadığı zamanlara dönmeye çalıştığı rivayet edilmektedir..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder